Kerkük'te ne oluyor? İşte yaşananların tarihsel özeti...



 Kerkük'te ne oluyor? İşte yaşananların tarihsel özeti...


#Kerkük'te ne oluyor? İşte yaşananların tarihsel özeti: Kerkük üzerine yazılanları okuyorum da olayı Türk- Kürt çerçevesinden ele alınması biraz eksik gibi geldi. Şu an orada bir de Şiilerden oluşan Haşdi Şabi adını verdikleri silahlı Halk Savunma Güçleri var. Tabi 18 Aralık’ta yapılacak olan seçimleri de unutmamak gerekiyor. Hatırlanacağı üzerine Barzani’nin “Bağımsız Kürdistan” referandumu yapıldığı 2017’de Irak ordusu ve Haşdi Şabi kente girerek Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı peşmergeyi kentten çıkardı. Bu tarihte Barzani’nin partisi Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) Kerkük binasına Irak Ordusu ve Haşdi Şabi operasyon merkezi olarak el koydu. 6 yıldır da fiili durum öyle. Olaylar tam da o bina yüzünden çıktı. 18 Aralık’ta Irak ve Kerkük’te meclis seçimleri var. 

Irak Başbakanı Sudani seçimler öncesi bu binanın tekrar KDP’ye verilmesini istedi. Bunun üzerine Kerkük’te bulunan şiiler ve diğer etnik gruplar bu bina önünde 25 Ağustos’tan itibaren çadır kurarak nöbet tutmaya ve KDP’nin kente girmesine karşı çıktılar. Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KRG) başkent olarak fiilen Erbil’i kullansa da KRG Anayasa’sında başkent olarak Kerkük’ü gösteriyor. ( Tıpkı Kudüs - Tel Avil gibi düşünün) Tabi Kerkük’te bulunan Araplar, Türkler ve Şiiler ise Kerkük’ün KRG kontrolüne geçmesini istemiyorlar.

Statü olarak Irak Federe Devleti içinde 2007’den beri tartışmalı bir bölge olsa da KRG şu anda Irak merkezi hükûmetinin hukuki bir parçası olan Ninova, Kerkük ve Diyala illeri üzerinde de hak iddia etmektedir. Tabi bir de olayın Türkiye kısmı ve Türkmen kısmı var. Anlayacağınız yine bir Ortadoğu açmazı ile karşı karşıyayız. 18 Aralık’a kadar daha da karışacak… Olaya Türkiye’den ve Türkler açısından baktığımızda yüzlerce tweet görebilirsiniz. Ama Kürtler açısından baktığınızda Barzani’nin ne kadar basiretsiz ve başarısız olduğunu da görmek mümkün. Eğer 2017’de anlamsız ve Dünya’dan destek almadan “bağımsızlık referandumu” yapmamış olsaydı, bugün Kerkük fiilen KRG yönetimi altında kalmaya devam edecekti. Ama Barzani bir hayalin peşinde KRG’yi Dünya’dan izole ettiği gibi 4 kentte de hakimeyekini kaybetti. 

Tabi burada Türk dış politikasını da tebrik etmek lazım. Barzani’nin referandum hamlesini büyük bir koz gibi kullandı. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin can damarı olan gıda ambargosundan tutun da diplomatik izolasyonuna kadar büyük bir atak siyaset izledi. Sonunda Kürdistan Bölgesel Yönetimi kendi kendine yaptığı referandumu yok saydı. Eldeki bulgurdan da oldu. Tabi Kürt siyasi hareketi Barzani’nin bu hamlesini çok da eleştirmese de tarih Barzani’nin bu hamlesini tam da “Bağımsızlığa giderken Kerkük’ten oldu” diye yazacak. Bunu bilen KRG ve Barzani yeniden Kerkük başta olmak üzere tartışmalı bölgelerde siyasi nüfuz için harekete geçse de unuttuğu bir şey var. Fiili durum zamanla siyasi ve coğrafi durum olur. Bu yüzden kendi tabanını gazlamak adına “Kerkük’te tek bir Kürt’ün burnu kanasa” diye milliyetçi söylevler atsa da Irak Hükümeti de Türkiye’de bu sefer oldu bittiye izin vermez. En nihayetinde Kerkük meselesi Irak’ın iç sorunudur. KRG yani Kürdistan Bölgesel Yönetimi ise Türkiye ve Dünya’nın resmen tanıdığı ve ilişki kurduğu Irak Federal Devleti’nin bir parçasıdır. Hakan Fidan’ın geçen hafta yaptığı ziyareti bu olaylardan bağımsız ele almak imkansızdır. Keza 25 Ağustos’tan beri Kerkük fokur fokur kaynamaktadır. 

Türkiye Doğu Akdeniz’de geliştirdiği “Zorlayıcı Diplomasi” doktrini ile bölge üzerindeki nüfuzunu kalıcı hale getirmek isteyecek. Tabi sizler Twitter’da yazılan milliyetçi söylevlere çok da aldırış etmeyin. Türkiye KRG bölgesinde askeri üsleri var. Başika başta olmak üzere. Hepsi Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KRG) izni ile kuruldu. Zira Irak merkezi hükümeti bu askeri üsleri istemiyor. Türkiye ise terörle mücadele etmek için KRG ile işbirliği yaparak kurduğunu Dünya’ya deklare ediyor. Sonuçta öbür türlü Türkiye uluslararası hukuk açısından işgalci olacak. Sonuçta Türkiye’nin KRG topraklarında PKK ile mücadelesi de var. Zorlayıcı diplomasi ile kısmen Kerkük meselesinde Irak’ın yanında olurken, Barzani ile de iyi ilişkiler kurmak zorunda. Tabi gözden kaçmaması gereken bir gerçek de şu. Artık bölge 2017 bölgesi değil. Bağımsızlık referandumu sonrası Türkiye sert ambargo uygulayınca petrolü ve parası olan Kürdistan Bölgesel Yönetimi “bir kuru ekmeğe” muhtaç kaldı. Çünkü o tarihlerde diğer komşusu İran ile de ve Irak hükümeti ile arası bozuktu. Sütten ağzı yanan Barzani o zamandan bugüne Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde gıda alt yapısından alternatiflere kadar bir çok önlem aldığını da unutmamak gerekiyor. Baştan söyleyim, Kerkük’te bir statü değişmeyeceği gibi, “Zorlayıcı Diplomasi” modeli Hakan Fidan’a artı yazacak… Bekleyip göreceğiz…

Next Post Previous Post
No Comment
Add Comment
comment url
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen Tıklayınız